Tarih

Kardeş Katli Osmanlı’nın En Gurur Duyduğum Yönüdür

Bizde öylesine profesörler vardır ki, çıkıp hiç utanmadan “osmanlı feodal bir toplum değildi” diyebiliyor. işte böylesine sığ adamların profesör olduğu bir ülkedir türkiye.

batı avrupa’dan japonya’ya kadar, tarım toplumu aşamasına gelebilmiş her toplum, istisnasız ve dahi kayıtsız şartsız olmak üzere, feodal düzenin bir türevi ile yönetilmiştir. feodal yapı, toplumdan topluma şeklen farklılık gösterse bile özde aynıdır.

tarım toplumlarının temel çelişkisi, merkezi idare ile yerel beyler/lordlar arasındaki bitip tükenmek bilmeyen iktidar paylaşım kavgasıdır.

ortaçağın üretim, iletişim, ulaşım, lojistik, askeri imkanları ister istemez ülkenin sayıları sınırlı beyler arasında bölüşülmesini zorunlu kılar. her bey, kendi bölgesinin topraklarının işlenmesini ve vergilendirilmesini sağlar. köylü üretiminin bir kısmını bey’e teslim eder. bey, üründen aldığı pay ile asker yetiştirir. hem bölgesinin güvenliğini sağlar, adaleti tesis eder, hem de savaş zamanı merkezi güçlere katılır.

merkezi güçler ile yerel beyler arasındaki güç dengesi oldukça kırılgan ve değişkendir. kimi zaman merkezi idare kontrolü tamamen kaybeder, yerel güçler başına buyruk hale gelir.

mesela hep demokrasi manifestosu olarak sunulan şu meşhur “magna carta”, aslında tamamen yerel beylerin(lordların), merkezi idareyi(kralı) hizaya sokmasından ibarettir.

roma’nın cumhuriyeti de öyledir. orada, senato’yu oluşturan büyük toprak sahipleri işi o kadar ileri götürmüşler ki, krala hayat hakkı dahi tanımamışlar. zaman içinde yeniden bir kral türemesin diye de, idareyi konsül adı verilen şahıslara teslim etmişler. buna göre, bir yıllığına iki adet konsül seçiliyor ve bunlar iktidarı paylaşıyorlar. hatta savaşta orduya bir gün birisi, bir gün diğeri komuta ediyor.

anlayacağınız roma cumhuriyeti çoğunun zannettiği gibi özgürlük, demokrasi falan filan değildir, yalnızca büyük toprak sahiplerinin tahakküm ettiği bir rejimdir.

işte osmanlı merkezi idaresi, zamanla beylerin başına buyruk hale gelip, devleti yıkıma sürüklemesini engellemek amacıyla, devşirme ve kapıkulu sistemini icat etmek durumunda kalmıştır. gerçi bu sistemin önceki türk-islam devletlerinden tevarüs eden bir çok unsuru da vardır.

kapıkulu sisteminin püf noktası, yönetimde osmanlı hanedanından başka soylu bir aileye yer vermemektir. çünkü soylu bir aile, eninde sonunda kendi bölgesinde bağımsızlık arayışlarına girmektedir. tamam.. bahsedilen sistemle toprakları hiçbir namı, karizması olmayan kapıkullarına emanet edip, büyük bir tehlikeyi savuşturduk. peki, ya ayrılık eğilimi bizzat osmanlı hanedanı mensuplarınca başlatılırsa ne olacak?

işte onun çaresi de kardeş katli uygulaması ile bulunmuş.

evet, her ne kadar acı da olsa, o devrin şartları içinde yapılabilecek başka bir şey yoktur. ancak bu uygulama, övünülecek bir şey olmayıp, maddi şartların bir dayatmasından ibarettir.

insanoğlunun vazifesi nâkıs uygulamalarla övünmek değil, her gün ideale doğru bir adımcık da olsa yaklaşmaya çalışmaktır.

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu