Tasavvuf (Seyr-i Süluk)İman ve İnkarNübüvvet vs. VelayetSahabe-i Kiram - 4 Halife - Ehl-i BeytSpritüalizm

Önemli İkaz

Tasavvuf ehli müslüman spiritüalistlerdir.

spiritüalist açılım insanda bir kabiliyettir ve bu kabiliyetin bizatihi kendisinin iman ve düzgün itikat gibi bir sonucu yoktur.

nitekim spiritüalist yolu tamamladığı halde imandan zerre nasibi olmayan pek çok zevat vardır. bunlardan kimisi deist, kimisi budist, kimisi satanist, kimisi de yahudi veya hristiyan’dır…

spiritüalist açılımın böyle acaip sonuçları varsa, müslümanın bu yolla ne işi olabilir diye soracaksınız belki.

bu sorunun cevabı şudur: yüksek zeka dahi insanı doğrudan imana götüren bir araç değildir. pek çok yüksek zekalı insan vardır ki, şiddetli bir inkar üzeredir. zeka üstbeyin veya korteksin bir özelliği iken, spiritüalizm de insanın altbeyninin bir özelliğidir. nasıl ki doğrudan iman sonucunu vermiyor diye zekanın(üstbeynin) eğitiminden ve geliştirilmesinden kaçamıyorsak, aynı şekilde altbeynin eğitiminden ve geliştirilmesinden dahi kaçamayız.

kaçarsak sonuçları vahim olacaktır. zira antitez yani inkar kutbu, zekayı eğitim yoluyla keskinleştirecek ve onun ürettiği silahlarla üzerimize gelecektir. yine aynı şekilde altbeyni spiritüalist yolda geliştirip(feth-i zulmani, karanlık açılım ile) bizi inancımızdan, itikadımızdan vuracaktır. onlara aynıyla karşılık veremediğimizde maddi ve manevi coğrafyamız artık onların işgalindedir; geçmiş olsun…

bir diğer konu ise tasavvuf ehli olduğu halde temel itikat ölçülerine aykırı halleri bulunanlardır. ayrıntıda çok şeyler sayabiliriz belki; ama günümüzde benim gördüğüm, en önemli ve öldürücü sapma iki tanedir:

1. sahabeden kimi zatlar hakkında ileri geri konuşmak.

2. kemalizme övgüler düzmek ve ondan razı olmak.

bunların ikisi de helak edicidir. kişi tasavvufi olarak hangi hallere ulaşmış ve ne türden olağanüstülükler yaşamış olursa olsun, bu iki cürüm son nefeste kişinin imansız olarak ölmesine sebebiyet verir. günahların telafisi vardır ama bozuk itikadın asla ve asla telafisi yoktur.

sahabeden birine laf eden kimsenin inkarı doğrudan asla(peygamber efendimize) uzanır. zira dalın münkiri kökün de münkiridir. bu kural evrenseldir. sahabiler peygamber efendimizden nübüvvet nuru yansıması almış kimselerdir. onlar başka bir ligin oyuncularıdırlar. cüceler ligi mensuplarının devler ligi mensupları hakkında ileri geri konuşması olmayacak iştir. onların arasındaki anlaşmazlıklara, kavgalara, suçlara devler mahkemesi bakmaktadır. o noktada bize ancak susmak düşer.

kendilerine hikmet verilmediği için kemalizmi hakkıyla değerlendiremeyip ona övgüler düzenlerin dahi son nefeslerini imansız olarak verme riski büyüktür. yaşadıkları hiçbir tasavvufi hal onları kurtaramaz.

bu türden kişilere ve hallerine kesinlikle itibar etmemeli ve arkamıza bakmadan onlardan kaçmalıyız. tasavvufun yıldız şahsiyetlerinin tamamının bizlere tavsiyesi bu yöndedir.

bu noktada evliyanın büyüklerinden ubeydullah ahrar hazretleri şöyle buyurmuştur:

“kalbe gelen bütün keşifleri, hâlleri bana verseler, fakat kalbimi ehl-i sünnet itikâdı ile süslemeseler, kendimi mahfolmuş ve hâlimi harap bilirim. bütün haraplıkları, felâketleri üzerime salsalar, lâkin kalbimi ehl-i sünnet itikâdı ile şereflendirseler hiç üzülmem”

isnetus 06.11.2023 11:04 ~ 14:46

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. Selamünaleyküm İsnetus, meraktan soruyorum. Sizin tasavvufa başlamanız nasıl oldu? Sadece bireysel okumalar yaparak mı ilerdeniz yoksa herhangi bir zata tabi oldunuz mu zahirde?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu