DiyalektikHayatın AnlamıRabb

Tanrının Evreni Yaratma Nedeni

Kuran, incil ve tevrat’taki yaratılışa dair açıklamalar hitap ettiği insanların ve dönemin anlayışına göredir. eğer siz o ifadeleri günümüz insanının diline tercüme edemezseniz, ortaya pek çok tuhaflıklar çıkacaktır.

allah tüm sıfatları itibariyle mutlak kemal üzeredir. bizde o sıfatların pek çoğu eksik olarak mevcut bulunduğu için onları bir ölçüde anlamamız mümkündür.

mesela allah mutlak(sonsuz) iyidir; mutlak güzeldir; mutlak dürüsttür; mutlak cömerttir…

iyinin ne olduğunu biliyoruz; çünkü kötülüğün de ne olduğunu biliyoruz.

güzelin ne olduğunu biliyoruz; çünkü çirkinin ne olduğunu biliyoruz.

bu böyle gider…

eğer zıt kavramlar olmasaydı bilemezdik. eğer çirkinlik denen olgu beşer aleminde bulunmasaydı “allah mutlak güzeldir” denince hiçbir şey anlamaz, boş boş bakardık.

işte evrende zıtların, antitezlerin, şerlerin, kötülüklerin, şeytanın var edilme sebebi budur. hepsi diyalektiğin işlemesi, insanın yetişmesi ve yeterli olgunluğa ulaşması için gerekli enstrümanlar hükmündedir.

bakın allah’ın sıfatları yani özellikleri arasında mutlak(sonsuz) cömert olması dahi vardır. nasıl olmasın ki? zira cimrilik düşük bir sıfattır; eksiklikten, korkudan, acizlikten, gelecek endişesinden vs. kaynaklanır. bu nedenle allah kesinlikle cimri olamaz.

işte evrenin yaratılmasındaki baş sebep budur; yani allah’ın cömertliğidir. allah sonsuz hazinelerinden yoksula bağışlamak ve onu mutlu etmek, sevindirmek istemiş ve böylece cimri olmamış, cömertlik sıfatını evreni yaratarak göstermiştir.

peki kimdir o yoksul?

elbette insandır.

insan en başta varlıktan yoksuldur; sonra sıfatlardan yoksuldur. bir hiçken allah onu var etmiş, sonra onu terbiye etmiş, sonra da onu sonsuz hazinelerine, nimetlerine gark etmiştir. bakın burada yazdıklarım bile onun ilim ve marifet hazinelerinden verdiği ihsandan başka bir şey değildir.

dünya ve ahirette bize sunulan ve sunulacak olan tüm maddi ve manevi nimetler onun cömertlik hazinelerinden çıkmadır; birer lütuftur, birer ihsandır.

kısacası evren ve içindekilerin tamamı insana yapılan bir bağıştır, lütuftur. koca koca galaksilerin var edilmesi de ihsan mıdır deme; eğer onlar olmasaydı allah’ın ilim ve hikmet hazineleri bize açılmazdı.

peki allah bizden tüm bu ihsanlarına karşılık ne istiyor?

klasik bakış açısına göre cevap verecek olanlar, hemen “ibadet” kelimesini yapıştırıp geçecekler ve ortaya oldukça absürd bir mana atmış olacaklardır. insanlar, allah çeşit çeşit ritüeller icra ederek kendisini ululayıp övmemizi istiyor sanacaklardır. ondan sonra da bu isteği biraz ilkel ve garip bulacaklardır.

halbuki allah bizden yalnızca sonsuz nimetler sofrasına oturmamızı, dilediğimizce yiyip içmemizi, onun hazinelerinden çıkma tüm lüks kıyafetleri giymemizi, tüm altın ve elmas ziynetlerini, nişanlarını takmamızı ve mutlu olmamızı istemektedir. hepsi bu kadar…işte insanın ibadeti budur(bu ifadelerin hakikati ise ilahi isim nurlarına mazhar olabilmekten ibarettir).

o’nun davetine icabet edip hazinelerinden yararlananlara mümin, o hazineleri yağmalayanlara ise veli denilmektedir. o daveti reddedenler ise mahrum kalmaktadırlar(esma nurlarına mazhar olamamaktadırlar). evet, işte reddedenlerin tüm cezaları budur: o nimetlerin tamamından mahrum kalmak…ancak yine de var olmak nimeti onlar için dahi geçerli durumdadır.

isnetus 28.06.2023 09:06 ~ 09:23

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu