Dua Mekanizması ve Bumerang KanunuLa Havle SırrıRabb

Allah’tan Korkmak

“Allah’tan korkmayalım; sevelim”

eğer bu sözü birinden duyarsanız, onun bu işlerden hiç anlamadığına yüzde yüz kânî olabilirsiniz. meseleye bildiğiniz ilkokul çocuğu aklıyla yaklaşmaktadır o kişi. toplumun çoğunluğu da bu durumdadır ne yazık ki. halbuki klasik dini metinlere azıcık da olsa göz atmış olanlar, orada “allah korkusu” kavramı ile başka bir mananın kastedildiğini anlarlar veya en azından sezerler.

bakın şu mısralarda aslında basitçe anlatılmıştır konu:

bela gelmez hak yazmayınca
hak yazmaz kul azmayınca

ne diyor bu mısralarda?

başına gelen olumlu olumsuz tüm hadiseler, ancak allah’ın dilemesi ve takdir etmesi ile gerçekleşmiştir. fakat allah’ın dilemesi ve takdir etmesi de senin düşünce, niyet ve fiillerine endekslidir.

bu durumda bize “allah’tan kork” uyarısı yapan kişi gerçekte şunu kastetmektedir: yanlış ve bozuk işler yapmaktan sakın. aksi takdirde rabb(terbiye edici) esmasını harekete geçirirsin ve rabb senin o yanlışını idrak etmeni ve neticesinde de yanlıştan el çekmeni sağlayacak olaylar dizisi yaratır; bunların da senin hiç hoşuna gitmeyecek acı tecrübeler olması kuvvetle muhtemeldir(isterseniz siz bu meseleyi evrende işleyen düzenin düşünce, niyet ve fiillere göre otomatik nötrleyici tepkiler üretmesi olarak da anlayabilirsiniz. zira her düzen, düzeni bozucu etkiyi yok edecek şekilde harekete geçer).

“allah’tan korkma” olgusunun yüksek marifet içeren bir üst yorumu daha vardır. o da “la havle ve la guvvete illa billah- tüm görünümler altında iş gören ancak o’dur” manasında gizlenmiştir.

buna göre tüm varlıklar aslında hakkın elinde kuklalar gibidir. kuklaların bizatihi kendilerinin kimseye ne fayda ne de zarar verme güçleri yoktur. zarar ve faydayı kuklaların eli ile bize ulaştıran ancak kuklaların oynatıcısıdır; yani haktır.

bu durumda bizim insanlardan veya sair mahlukattan korkmamız veya fayda ummamız abes olmaktadır; çünkü onlar güçsüz, cansız varlıklardır. her durumda asıl korkmamız ve çekinmemiz ve başvurmamız gereken kuklaların oynatıcısıdır(varın bir de kahramanlar uydurup onlara tapanların halini düşünün. onlar korkunç bir sapkınlık içine düşmüş nemrutlardır da haberleri yoktur).

o halde ne yapıyoruz?

evet zâhirde biz de bu kukla oyununa dahil olup, şeklen kuklaların gücü varmış gibi hareket etmeliyiz. ancak içten içe daima hakka müracaat etmeli, daima ona yalvarmalı ve daima ona sığınmalıyız. o dilerse bize musallat ettiği kuklasını anında geri çekme gücüne sahiptir.

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu