Hakikatibadet

Din ve Hayat

Hayatı ve dini ayrı ayrı olgularmış gibi görmek oldukça yaygın ama çarpık bir inançtır.

çoğu kimse “hayatın kendi dinamikleri vardır ve hayat o çerçevede yürür; din ise ayrı bir olgudur” diye düşünür.

bu şekilde düşünen insanlar hayatta başarısız olduklarında dine sığınma eğilimi gösterirler. işleri düzelince de anında çark eder ve dinden uzaklaşırlar. işleri ters gidip iflasın eşiğine gelen bir şahsın namaza başladığını biliyorum ben. işleri düzelince namazı bırakmıştı elbette.

bu türden zihniyetin kişiyi tamamen inkara götürmesi de gayet olasıdır. işleri ters gidince namaza, niyaza, duaya başlar; ama ne gelen vardır ne giden… göklerden umduğu yardım bir türlü gelmez. bunun üzerine şahıs ipleri kendi eline almaya karar verir ve bir şekilde düze çıkmayı başarır. ondan sonraki düşüncesi ise şu olur: “eee ne anladık bu işten? ben kendim yaptıktan sonra tanrıya ne hacet? tanrı filan hikaye imiş meğerse. ben zavallı halde iken sığıntı psikolojisine düşmüşüm altı üstü. demek ki din insanın zavallılığından doğuyor. insan kendi için ne yaparsa o var. gerisi kendini kandırmakmış”…

sonra diğer tanrı ve din tutkunlarına bakar ve onları düşkün insanlar olarak görür. “ben de eskiden bunlar gibi zavallıydım” diye düşünür.

diğer yandan dindarlar da toplumda bu eğilimi besleyecek şekilde tuhaf bir din anlayışı içindedirler. dini üç beş maddelik ritüellere indirgemişlerdir. üstelik bu algılarını peygamber sözlerine dayandırırlar. halbuki yüzeyselliktir bu. hakikate rivayet edilen bir takım sözlerin yüzeysel yorumu ile ulaşamazsın. hakikat onu canlı canlı yaşayan olgun insanın sinesindedir. onun hal ve hareketleri ile de etrafa saçılır durur.

din hayatın ta kendisidir. hayattan uzakta bir takım ritüeller icra etmek değildir. mesela namazın hakikati, hayatı tamamen hakka dönük bir şekilde geçirmektir; her yerde; her zaman ve her an; kesintisiz…ritüel olan namaz da o buzdağının görünen ucudur; ama namaz o görünen uçtan ibaret değildir. altında onun binlerce katı görünmeyen kütlesi de vardır.

yüksek altbeyin(kalp) bilinci ile yapılan her şey ibadettir, zikirdir, namazdır. yüksek bilinç sahibinin yemek yemesi, işe gitmesi, ticaret yapması, gün boyu çalışması, evlenmesi, yürümesi, gezmesi, düşünmesi, yazması ve akla gelen gelmeyen sair tüm beşeri faaliyetlerinin tamamı ibadettir; zikirdir; namazdır. hepsi uhrevidir, kesinlikle dünyevi değildir.

düşük altbeyin(kalp) bilincine sahip olanın ise ibadeti bile dünyevidir, gaflettir, haktan uzaklaşmaktır, sahte dindarlıktır, mistik oyalanmadır, kendini ve başkalarını kandırmaktır, maddiyat peşinde koşmaktır, dünyaya dalmaktır.

ahireti ötelerde veya camilerde türbelerde aramayalım.

o yüksek şuurda ikamet etmektedir çünkü.

not: bir arkadaşım dünyaya fazla batmamak için işini ancak idare edecek kadar yaptığını. asıl ilgisinin ise zikre ve namaza odaklanmak üzerine olduğunu söyledi dün bana. ben de ona işin aslını anlattım elimden geldiğince. arkadaşımız meseleyi kavradı ve bundan sonra işini ön plana alıp, hepsini hak namına yürütmeye çalışacağını söyledi. ben de ona söylediklerimi, belki başkaları da istifade eder diye, buraya da yazdım.

isnetus 10.06.2023 12:02 ~ 12:31

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu