Kuran Mealciliği Yapmanın Çok Tehlikeli Olması
Eğer ilim ehlinden öğrenilmezse sayısız hataya neden olabilir. Hz. İbrahim mevzuunda olduğu gibi… hadiseyi mektubat-ı rabbani’ye göre bir de ben izah edeyim de farkı anlayın.
1.hz. İbrahim Allah’ın halil’idir yani dostudur. her peygamber gibi ilahi bir çekimle Allah’ın huzuruna yükselmiştir. bu ilahi çekim, bir peygamberi hiçbir gayret ve çalışma olmaksızın Allah’a ulaştırmakta yeterlidir.
2. peygamberlerin kemalatı nübüvvet nuruna dayanır ve bu nur doğrudan madde seviyesinde iş görür. evliyanınki gibi manevi/bâtın alemine ait değildir.
3. evliya itminana erdiğinde şek ve şüpheden büsbütün kurtulur. o kadar ki, bin yıl ömrü olsa kalbi bir an Allah’tan ayrı olamaz. tasavvufi deyimle, temkin(kararlılık, sabite) halindedir
4. ancak peygamberin kemalatı beden odaklı olduğu için ve bedenin asla tam bir temkine ulaşması mümkün olmadığı cihetle, onda kararlılık, stabilite yoktur çünkü maddi beden hiçbir zaman tam terbiye olmaz. ancak nebiler yolu evliya ile kıyas edilemeyecek kadar yüksektir.
5.son peygamber bedenin terbiyesinde öylesine bir dereceye ulaşmıştır ki, gölgesi yere düşmezdi. çünkü beden büyük ölçüde nuranileştiği için ışık geçip gidiyordu. buna rağmen şöyle dedi “kalbimde bir bulutlanma olur da, bunu gidermek için günde 70 defa istiğfar ederim”
6. peygamberlerin kalbinin yatışması için bizzat beş duyu verisiyle şahit olması gerekir, aksi takdirde kalbi yatışmayacaktır. bu sebeple hz. ibrahim Allah’ın yaratma kudretini bizzat kendi gözüyle görmek istedi, sorgular bir tavır aldı. ancak onun sorgusu bizim şeksiz şüphesiz imanımızdan bile çok üstün ve ötedir. yani onun halini kendimize kıyas etmek asla mümkün değildir.