Mesnevi'nin Önemi

İsnetus’ta Mesnevi’nin Önemi

Bir meseleyi anlatırken uzattıkça uzatan, lafı dolandıran, bir cümleyle anlatılacak şeyi bir paragrafta hatta bir sayfada anlatan şahısları bilirsiniz. Lafı uzatan adamda soyutlama gücü yok demektir. Zira zihin, denizin derinlerine doğru daldıkça kelimelerden tasarruf etmeye başlar. Az ama öz konuşmaya, yazmaya eğilimli olur. Az konuşur yazar ama o sözler dolu doludur. Az kelime ile çok şeyler anlatır.

Ancak bu noktada sıkıntılar baş göstermeye başlar. Zira o sözlerin hikmet yükü, özlü olması gittikçe daha az kimse tarafından anlaşılmasına yol açar. Malum olduğu üzere bir şey aşırı giderse zıttına dönüşür. Hikmet ve marifet yüklü sınırlı sayıda kelime insanlara anlaşılmaz, anlamsız ve basit sözler olarak görünebilir.

Evliyanın sözlerini bile anlayamayan kimseler, peygamberin sözlerini anlayamaz. Peygamberin sözlerini anlayacak seviyesi olmayanlar ise Kuran’ı hiç anlayamaz. Kuran bu yazıda anlatılan inceliğin zirvesindedir.

Herkes kendi seviyesinin bir üstü kelam ile muhatap olmalıdır. Bizim seviyemizde bize faydalı olacak ve bizi geliştirecek kelam, kuran veya hadis değil evliya sözüdür. O yüzden herkese kuran değil mesnevi okumayı öneriyoruz. Kendi seviyesinin çok ötesinde kelamla uğraşanlar gelişemezler. Hep ilkel halleri ile kalırlar. Daha da kötüsü yüksek kelamı kendi ilkel seviyelerine düşürüp sayısız fitneye neden olurlar.

Kalbin hastalığı Allah’tan başkasına tutulmuş olmaktır. İşin özünde de kendine yani benliğine tutulmuş olmaktır. Bol bol kuran, hadis okuyan, eski dini kitaplardan nakiller yapıp bunları okumayı tavsiye eden ve oradakileri uygulamayı önerenlerin düştüğü hata işte bu noktadadır.

Sözü edilen bilgileri bizzat peygamberin huzurunda öğrenenler, en büyük hekimin tesirine girmekle, aynı anda hastalıktan da kurtuluyorlardı. Hâlbuki günümüz insanı emmare dediğimiz şuurun en dip noktasındadır. Bu noktada olan kişiye ibadet taat fayda vermez.(burada farzlardan değil nafilelerden bahsedilmektedir) bilakis ibadetler daha da beter hasta eder onları. dikkat edin, dindar(!) kimseler oldukça takıntılı, obsesif kimselerdir. Sürekli vesvese halinde yaşarlar.

O yüzden aslolan, islamın leziz melekûti gıdalarını yemeye çalışmak değildir. Aslolan bir an önce hastalıktan kurtulmaktır. Bu minvalde, bize lazım olan çok şey bilmek ve öğrenmek değil, sistematik bir şekilde kâfi miktarda öğrenmektir.

Ancak Mesnevi’nin özelliği sarmal mantıkla yazılmış olmasıdır. Yani hikayeler insanın hem şuuruna hem de şuur altına işleyecek şekilde, tam da onun çalışma prensibine uygun olarak verilmiştir. Batılı eğitmen geçmiş üst beynimiz ilk başta bu durumu yadırgasa da, zaman içinde kendindeki zenginleşmeyi hissedecektir. Zira mesnevi okumak, ona iki boyutlu düz mantık prangasından kurtuluş imkanı sağlar.

Altbeyinde ise zaten en baştan beri sorun yoktur. O direkt semboller yoluyla Mesnevi’nin tadını almaya başlamıştır. Malumunuz üzere, bilinçaltımız yalnızca sembollerle, mecazlarla konuşur ve yine ancak bu dilden anlar. Mesnevi’deki müstehcen hikayeler de dahil tüm sembolik anlatımlar, insan bilinçaltını terbiye amaçlıdır.

Şuurun iki boyutlu düz mantık kalıplarından kurtulması, kişiyi imanın ve islamın hakikatine yaklaştırır. İşte bizim için en önemli nokta burasıdır.

Sarmal mantığın nirvanası ise Kuran’dır. Esasen Kuran’a sarmal mantık atfı bile yakışıksız kaçar. İfade ve anlayış yetersizliği yüzünden bu sözler…

Mesnevi’yi okumakta öncelikli amaç bilgi edinmek değildir. Bilgi ancak bir basamaktır ve asıl istenen Mevlana’nın olaylara, insanlara, kâinata ve varlığa bakış açısını, mantalitesini kavramaktır.

Modern batı tarzı eğitimde de aynı süreç işlemiyor mu? yani bilgi edinirken onun arka planını oluşturan dünya görüşünü tahsil etmek.. Zihinleri yeni bir biçimlendirmeye tâbî tutmak. Kısaca, kafaya batılı bir format atmak..

İşte tam bu sebeple Mesnevi roman, hikâye gibi veya bir defalık okunacak bir eser değildir. Gerekirse bin defa baştan sona okunacak ve Mevlana’nın dünya görüşüne göre zihin yeniden programlanacaktır. Mevlana gibi düşünmeye, görmeye, hissetmeye başladığımızda iş tamamdır.

Bu hedefe ulaşmak günümüz insanı için en azından 10 yıllık düzenli bir çalışma demektir. Günde 3-5 sayfa okumak ve bunu yıllarca aksatmadan devam ettirebilmek. Bence maharet budur.

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

2 Yorum

  1. Günlük 15 dk Mesnevi okumasını aksatmadan farklı alanlarda(edebiyat, din, felsefe vs.) birkaç kitapla meşgul olmak bizi yavaşlatır mı?

    1. İlk okuyuşunuz değilse ve belirli bir altyapı oluşmuşsa sorun olmayabilir.

      Not: Siteye yöneltilen sorulara ilişkin cevaplar bizzat İsnetus tarafından değil, site yönetimi tarafından yanıtlanmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu