Sevap ve GünahNur

Afet

Gerek şahısların gerekse toplumların başına gelen afetler, işlenen suçların ve günahların bedelidir.

işlenen günah veya suçun sebebi ise düşük şuur seviyesidir(kişilerin olduğu gibi her toplumun dahi kendine özgü kolektif bir şuuru vardır).

afetin gelmesi hak olduğunda ilk önce mala gelir ve o kişiye mal kaybı yaşatır veya fakirlik getirir. eğer fakirlik ve mal kaybı ile suçu kapatmak mümkün olmazsa, bu sefer kişinin bedenine hastalık iner. hastalıkların miktarı ve şiddeti, işlenen günahı ve suçu dengeleyecek kadardır.

borcu kapatmak için hastalıklar dahi yeterli gelmezse, bu sefer afet kalbe sıçrar. eğer afet kalpte nur bulursa onu yer; nur değil de karanlık bulursa, kalbin karanlığını daha da yoğunlaştırır. artık o kimsenin şuuru çarpılır, hak ve hakikate karşı bir derece daha körleşir. aynı zamanda bu olay, kalbe kadar gelmiş afetin artık kişinin ahiretini ve ebedi hayatını da etkileyeceği anlamına gelir ki, belaların en büyüğüdür. kısacası günahlar küçüklüğü oranında dünya hayatını olumsuz etkilerken, büyüklüğü oranında da ahiret hayatını olumsuz etkileme eğilimi gösterir.

peki biz değişik yöntemlerle bu doğal işleyişi bozarsak ne olur?

mesela çeşitli zenginlik sağlayan esmalar çekersek(dark side yolunda gidenler zenginlik büyüleri yaparsa) bu durumda afetler mala gelemeyecektir. onun yerine direkt bedene hastalık olarak isabet edecektir. peki bunu da benzer bir yolla engellersek ne olur? o zaman afetler direkt kalbe isabet edecek ve şuuru çarpıtacak, kişinin ahiretini mahvedecektir.

görüldüğü üzere aslında gelecek cezanın mal ve para kaybına yol açması, en ehven bedel ödeme cinsidir. biz bu bilgiyi kullanıp fakirlere, ihtiyaç sahiplerine ve zor durumdaki insanlara para yardımı yaparsak, aslında kendimize en büyük iyiliği etmiş oluruz. en ucuz yoldan belayı başımızdan savmış oluruz. o yüzden parası olan kimseler, kesinlikle ve kesinlikle insanlara yardım etmeye özel önem vermelidirler.

kişisel şuurlar için anlatılan bu mekanizma aynıyla toplumsal şuur için dahi geçerlidir. toplumsal şuurun icra makamı malum olduğu üzere devlet ve hükümettir. anlatılan nedenle bir devletin gücü ve imkanları nispetinde yeryüzündeki tüm zor durumdaki insanlara mümkün mertebe yardımda bulunması gerekir. materyalist kafaların zannettiği gibi bu bir kayıp değildir; tam tersine aklın alamayacağı kadar büyük bir kazançtır.

diğer yandan, kişinin yaptığı hayırlar veya bir diğer tabirle kazandığı nurlar ise tam tersi bir istikamet izler. nur önce kalbe iner ve orayı ihya eder. eğer kalpten taşacak kadar çoğalırsa, hastalıkları siler ve bedene sağlık sıhhat getirir. bedenden dahi taşacak kadar çoğalırsa, para ve zenginliği celbeder ve kişiye refah sağlar.

not: bu yazı gerek toplum gerekse kişisel olarak üzerimize inecek afetlere karşı bir def edici olması ümidi ve niyetiyle yazılmıştır. zira çarpık bir şuura doğru bakış açısı kazandırıldığında ondaki kötü ahlak yok olmaya yüz tutar. kötü ahlakın izale olması ile suç kapsamına giren davranışlar da kaybolurlar. böylece cezaya gerek kalmaz.

isnetus22.05.2022 08:46 ~ 10:41

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu