Tevhid Anlayışıİdeoloji

Çocuk Rızkıyla Gelir

Hep söylüyoruz ama madde ve tabiat seviyesinde kalmış şuurlar bir türlü anlamıyor; belki de hiçbir zaman anlayamayacaklar…

hem kişisel ölçekte hem de toplumsal ölçekte fakirliğin sebebi şu bu değil, yalnızca ve yalnızca putperestliktir.

zenginliğin sebebi de şu bu değil, son tahlilde yalnızca ve yalnızca tevhid’dir. tevhid ne demektir? tüm putları yıkıp evrenin de içindekilerin de bizlerin de yegane sahibinin allah olduğunu, onları her an çekip çevirenin de yine o olduğunu anlamak, bilmek, görmek ve en önemlisi yaşantısına ermek demektir.

tevhidi idrak et, rızkın adeta gökten yağmur gibi yağar. gökler seni izzet ve ikrama boğar.

putperestliğin miktarınca da fakirlik çekersin. ne kadar çok putun varsa, o kadar sürünürsün; zelil, hor ve hâkir olursun.

anglo-saksonlar niçin refah içinde yaşıyorlar ve niçin medeniyetin bayrağını taşımaya hak kazandılar sanıyorsunuz?

çünkü yeryüzündeki tüm toplumlar arasında en çok putu yıkanlar onlar oldu. peki doğu niçin sersefil hale düştü sanıyorsunuz? çünkü onlar en büyük putu inşa ettiler: tanrı ve din…

bu noktada kafanız karışacaktır belki…

iki tane din vardır…

birincisi dinin hakikatidir ki, tecrübe ve yaşantıdır ve tevhid mertebelerinde ilerlemekten ibarettir.

ikincisi ise dinin hakikatini akıl yardımı ile bir ideolojiye indirgemektir. işte bu din görünümlü ama aslında ideoloji olan kurum, avam ve onların güdücüleri olan siyaset ehli için zorunludur. zira avamın hakikatten nasibi olmaz; olması da mümkün değildir. onlar yalnızca suret ile oyalanırlar. avama din görünümlü bu ideolojiyi empoze etmek için de ayrıca bir sınıf veya meslek grubu türer: hocalar, mollalar tayfası…bunların özünde komünist parti propagandacılarından farkı yoktur. görevleri kitleyi endoktrine etmektir.

dinin sureti veya ideolojiye indirgenmiş versiyonu eğer doğru inşa edilmiş ve zamana uyumlu ise, yeryüzüne çok zayıf da olsa hakikatin bir gölgesini düşürür ve toplumsal düzeni sağlar. o nedenle hakikat ehli işin gerçeğini çok iyi bildikleri halde, suret ehline karşı çıkmamışlardır. sadece zaman zaman haddini aşanlara uyarıda bulunmuşlardır.

ancak söz konusu olan ideolojiye indirgenmiş din, büyük ölçüde insan yapımı olduğu için zaman kaydındadır. zaman içinde eskir, deforme olur. eğer yenilenmezse, çok büyük sıkıntılara yol açar.

hakikatin yeryüzüne düşmüş zayıf bir gölgesi olmaktan çıkıp, devasa bir puta dönüşür ve hakikate karşı baş kaldırır ve hakikat önünde set olur; üstelik bunu vakti zamanında hakikat ehlinin sarf ettiği sözleri kullanarak yapar. “allah” diye diye, allah’a giden yolu tıkar.

elbette bu devasa putun tapınıcılarına cezanın gelmesi kaçınılmazdır. fakirlik, sefalet, güçsüzlük yazgıları olur. dünyanın diğer güçleri tarafından ezilirler, sömürgeleştirilirler. kendileri bu dev puttan kurtulamaz durumda oldukları için, allah onların üstüne güçlü kullarını salar ve onların eli ile o dev putu yıkar(yahudilerin de başına aynısı gelmişti bir zamanlar).

tüm islam dünyasının 19. asırda sömürge haline düşmesinin sebebi işte budur ve yine “bilimsel pozitivist paradigmanın” onların dinini(!) lime lime etmesinin sebebi budur.

not: “lâ ilâhe illallâh muhammedur resulullâh” saf altındır. kim bu sözün hakikatine nüfuz ederse, nüfuz ettiği miktarca allah onu altına boğar. evet bildiğimiz atom numarası 79 olan altına…

isnetus 01.06.2023 09:59 ~ 10:55

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu