Allah bu dünyada kimseye mutlak güç vermemiştir.
her güç zaafını da beraberinde taşır. bu evrensel bir gerçektir.
insanların çok azı olayların iç yüzüne vakıf olacak kabiliyettedir. geri kalanlar hep olayların dış yüzünde takılı kalmaya mahkumdur.
olayların iç yüzüne erişebilmek için herhangi bir uzmanlık gerekmemektedir. feraset ve basiret sahibi olmak yeterlidir. feraset sahibi bir çoban bile, sözle ifade edemese de, neyin ne olduğunu sezgi yoluyla bilecektir.
bu durumun gayet farkında olan iletişim uzmanları, reklam ve propaganda yöntemleri ile geniş kitleleri resmen sürü güder gibi güderler. komplo teorileri üretimi de bu işin önemli bir parçasıdır.
bizler anglo-saksonların hakim olduğu bir dünyada yaşıyoruz. yahudiler de yine bu düzenin önemli sac ayaklarından birisidir. bunların gerek finans gerekse de film, dizi, medya sektörü üzerinde ağır bir kontrolü mevcuttur. özgür basın, ancak düzenin ideolojik sınırlarına kadar söz konusudur. o sınırları geçmeye kimse cesaret edemez. herkes mecburen düzenin ideolojik esasları çerçevesinde görüş beyan eder. aksine davranırsa pişmiş tavuğun başına gelenlerin kendinin de başına geleceğini bilir.
bizde de uzun yıllar ağır propaganda etkisi altında kalmış kimseler baskın olayına bir türlü akıl sır erdiremiyorlar; içlerinden “nasıl olur da israil gibi muazzam bir teknolojik güç böyle faka basabilir?” diyorlar. bu onları öküz altında buzağı aramaya itiyor ister istemez.
roma imparatorluğu bile, hem de gücünün zirvesinde iken, benzer bir facia yaşamıştı vakti zamanında. üç tane lejyonu toptan imha edilmişti. roma gibi bir güce bunu reva gören talih, diğerlerine neler etmez.(bkz: teutoburg ormani faciasi)
insanın olduğu her yerde zaaf, kusur, ihmal daima olur. eğer düşman bir yerden açığını yakalarsa vay haline.
kısacası, beşeri bir gücü ne küçümseyelim ne de gözümüzde büyütelim. eğer onun propagandasına kapılıp gözümüzde büyütürsek, daha savaşmadan yenildik demektir. küçümsersek de derhal tarihin tozlu raflarının, düşmanını küçümsediği için yok edilmiş, mağrur güçlerin hikayeleri ile dolu olduğunu hatırımıza getirelim.