Toplumsal Düzen21. Yüzyıl İslam AnlayışıDiyalektikDünya ve Ahiret AlemiGayret ve Tekrarın ÖnemiHayatın AnlamıSiyasetTarihTarihin DiyalektiğiTevekkülToplumsal Bilinç

Radikalizm

Benim uzun yıllar boyunca hem yaşayarak hem de tefekkür ederek ulaştığım nihai nokta şu olmuştur: radikalizm ağır bir zihin hastalığı ve çarpıklığıdır.

benim inceleme alanım elbette ki öncelikle bu çizgideki islamcı akımlardır. ancak hangi cenaha mensup olursa olsun neticede radikalizm psikolojisi benzer etkenlerle ortaya çıktığı için haliyle diğerlerini de mercek altına almış olmaktayız.

radikal akımlarda şu iki unsuru mutlaka görürsünüz:

1. ütopik ve cennetvari bir toplumsal düzen hayali ve ideali

2. halihazırda karanlık, korkunç ve şeytani bir düzende yaşadığımız ön kabulü

bu noktada, “zaten adaletsiz, zulüm dolu, eşitsiz bir dünyada yaşamıyor muyuz?” diye soracaksınız belki…

dünya dediğimiz ortam evrenin en düşük titreşim frekansına sahip boyutudur. dünya evrenin bodrumu veya zindan katıdır desek yeridir.

insan buraya bir bakımdan ceza çekmek için, diğer bakımdan da eğitim görmek için sürülmüştür. dünya ortamı antitezleri(şeytanı, şerleri, kötülükleri) de içerdiği için mükemmel bir bilinç eğitim merkezi olmuştur.

mesela cimrilik denen şerli huya bir dönem kapılmasaydık, cömertliğin güzelliğini ve değerini bilemezdik. düşmanlığın ne olduğunu tatmasaydık, dostluğun da ne olduğunu bilemezdik. zulmün ne olduğunu bilmeseydik, adaletin de ne olduğunu bilemezdik vs…

kısacası dünya denen ortam tam da olması gerektiği gibidir. burada cennet aramak abes iştir. nasıl ki komandoların eğitim parkurunun çeşit çeşit bataklıklar, uçurumlar, dikenli teller, mayınlar, engeller, haşereler ile dolu olması gerekiyorsa ve aksi durum maksada aykırıysa, dünyanın da bir bilinç eğitim merkezi olarak antitezlerle dolu olması gerekmektedir.

dünya ilelebed mutlu mesut yaşayacağımız bir boyut olmayıp, bir an önce eğitimimizi tamamlayıp, diplomamızı alıp terk etmemiz gereken geçici bir eğitim mekanıdır. bu tartışma götürmeyecek kadar net bir gerçekliktir. altı üstü yetmiş yıllık bir ömrün var ey insan, unutma!

diğer yandan meselemizin toplumsal bilinç boyutu dahi bizi aynı noktaya çıkarmaktadır. tıpkı şahıslar gibi toplumların dahi kendine özgü bir bilinci ve bir nevi tüzel kişiliği vardır. işte bu toplumsal bilincin tarih içinde bir seyri vardır. bu seyir ve ilerleyiş diyalektik karakterdedir. yani toplumsal bilinç tıpkı bir yılanın zikzaklar çizerek ilerlemesi gibi, tarih içinde zıt kutuplar arasında mekik dokuyarak ilerler. örnek: toplumsal bilinç bir dönem dini fanatizme veya dogmatizme kapılır, peşinden dini toptan inkar ettiği sonraki aşamaya savrulur. her ifrat otomatikman tefritini üretir ve o tefritin yaşanması artık kaçınılmaz olmuştur(bu durum fatiha suresinin son iki ayetinde işlenir).

siyasi rejimler ise toplumsal bilincin ulaştığı bilinç mertebesinin dış yüz görünümünden ibarettirler. bir takım şahısların veya kahramanların eseri değildirler. avamın süper kahraman zannettiği şahıslar dahi toplumsal bilincin görevlendirdiği memurlardır sadece. onlarda olağanüstü güçler vehmetmek çocuk seviyesi bilinçlerin işidir.

bilincin ilerleyişi diyalektik karakterdedir demiştik; ancak üç boyutlu perspektiften bakmayı başarabilirsek, ilerleyişin gerçekte helezonik karakterde olduğu görülecektir. bilinç daireyi her tamamladığında kemal noktasına ulaşır ve insanlık nispeten olgun ve barışçıl bir döneme girer. bunu mutlaka büyük bir yıkım aşaması takip eder ve böylece bilinç helezonun bir üst dairesine yükselip kesintisiz yoluna devam eder. örnek: pax romana, pax abbasi…(kişisel bilinçlerin gelişimi de tıpatıp aynı karakterdedir; yani iki boyutlu perspektiften diyalektik, üç boyutlu perspektiften ise helezoniktir).

insanlık tarihi işte böylesine dev ve asırlar süren çevrimlere tâbî iken, üç beş zavallı köktencinin çıkıp hile hurda, saman altından su yürütme veya terör, şiddet ve cebir yoluyla mevcut düzeni yıkıp ideal düzeni kurabileceğini sanması komik bile değildir; safi ahmaklıktır.

sonuç: müslüman toplumların kolektif bilinci tarih içindeki yolculuğuna devam etmektedir. zaman içinde çarpıklıklarından arındıkça kendi düzenine adım adım yaklaşacaktır. eğer kolektif bilincin gelişimine cüzi de olsa bir katkımız olabilirse, bu büyük bir nimettir; zira onun ecri bize logaritmik katlar halinde geri dönecektir; ama zorlamaya hiç gerek yoktur. her türlü hile hurda, saman altından su yürütme, terör, şiddet ve cebir yöntemleri tamamen faydasız ve boş işler kabilindendir. bunlar kendi kendine zarar vermekten öteye geçmezler. basitçe elimizden geleni yapmamız yeterlidir. elimizden gelenin çok cüzi olduğunu düşünüp endişeye kapılmamıza gerek yoktur; çünkü tarih niceliğe değil niteliğe puan verir.

isnetus 28.11.2023 12:15 ~ 17:31

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu