Şeytan

Şeytan

Bir arkadaş mesajında “şeytan ile allah arasındaki çekişmede piyon olmak istemiyorum artık” demiş.

bu düşüncenin neresini düzeltsek ki?

1. allah ile şeytan arasında bir çekişme yoktur; olması da mümkün değildir. evren, mutlak varlığın esmasının(özelliklerinin) çeşit çeşit suretlere bürünmesiyle oluşur. gerçekte tüm görünümler altında iş gören ancak o’dur.

şeytan dahi allah’ın “mudill-saptıran” isminin mazharıdır. gerçekte insanı saptıran ancak şeytan perdesinde allah’tır(elbette allah ancak eliyle, diliyle, niyetiyle sapmayı dileyeni ve sapmayı hak edeni saptırır).

ancak bu demek değildir ki, “madem saptıran bile allah, şeytan bile onun kullandığı bir araç, öyleyse şeytanı hoş görelim veya ona uyalım…”

hayır şeytanı hoş göremeyiz veya ona uyamayız; çünkü şeytan saptırma aracı olmayı kendi istemiş ve bunu hak etmiştir.

ama biri derse ki, “niçin şeytan diye bir varlık var, keşke olmasaydı”, işte o zaman karşı çıkarız bu görüşe. zira antitezin olmadığı yerde hiçbir diyalektik işlemez; çatışma, mücadele ve gelişim olmaz. tüm bu varlık macerasının hedefine ulaşması için bir antitez şarttır. hedef ise marifetullah* elde edilmesidir.

allah, sonsuz zengindir ve sonsuz cömerttir. cömertlik yoksullara ihsan etmeyi gerektirir. allah, yoksul bir varlık olarak insanı yarattı. evreni de onun bostanı kıldı. evrenin bu kadar büyük olmasının sebebi insan istidatının sınırsız olması nedeniyledir. bu istidatın açığa çıkabilmesi için savaş ve mücadele gerekti; savaş için de düşman…işte o düşman şeytan ve onun bizdeki şuur izdüşümü olan nefs(ego) oldu.

her ne kadar allah’ın ihsanlarını saymakla bitiremeyecek olsak da, bize olan en büyük ve muazzam hediyesi marifetullah’tır. allah’ı bilmek ve tanımaktan daha büyük bir hazine olamaz(padişahın altınlarına, topraklarına, makam ve rütbelerine ihtiraslı olabilirsiniz. evet bunlar da padişahın ihsanı ve bize sunduğu nimetleridir. ancak padişahın kendisi ile dost olmak ve onun gözüne girmenin yanında tüm o nimetler hiçbir şeydir. padişah ile dost olana mülkün tamamının kapıları açılır).

2. esasen biz allah kelimesini kullandığımızda belirli bir prensibe, çoğunlukla evrendeki sisteme ve işleyişe işaret etmekteyiz. ancak çoğu kimse bunun farkında değildir ve bir tür nevrotik davranış halinde kafalarında uydurdukları hayali bir imaja allah adını vermektedirler. gerçekte ise mutlak varlık hakkında konuşmak, hüküm vermek kesinlikle mümkün değildir.

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu