Allah’ı Görmek
Baş gözüyle değil ama basiret gözüyle görmek mümkündür.
zira insan gözü ancak dalga boyu skalasında belli bir aralığı görebilir yani ancak kesitsel bir algılama yapabilir. kesitsel algılamada bırakın Allah’ın zatını, isim ve sıfatlarını görmek bile zordur ve belli bir çaba ister.
derviş, varoluşu tümden, tek bir nazarda görebilecek bir tefekkür keskinliğine ulaştığında, vahidiyet tecellisine uğrar yani varlığın tamamını tek bütün bir ayna gibi bulur ve o aynada maksudunu görür.
ancak burada ısrarla üzerinde durulması gereken nokta, görülenin direkt Allah’ın zatı veya isim ve sıfatlarının olmadığıdır. müşahade edilen, onların aynaya aksetmiş suretleridir, gölgeleridir. mesela aya baktımızda “güneşi gördüğümüzü” iddia edebiliriz; iddiamız kısmen de doğrudur. ancak direkt güneşi göremediğimiz, onun aydaki yansımasını gördüğümüz de açıktır.
işte bu anlatılanlar, imam-ı rabbani tarafından ortaya konulmuştur ve marifetullahtaki* son noktayı temsil etmektedir. böylece, muhyiddin-i arabi’nin ilmine nispetle çok büyük bir aşama kaydedilmiştir.