DiyalektikDin, Evrensel Düzen ve SünetullahEgo Tavrı

Evren Üstün Bir Yaratıcı Tarafından Tasarlanmıştır

“Evren üstün bir yaratıcı tarafından tasarlanmıştır” demek bir üst beyin/korteks verisidir ve tek başına kuru bir ideolojik tavır olmaktan öteye gidemez. her ideolojik tavır ise mutlaka antitezlerini üretir.

“evrenin üstün bir yaratıcı tarafından tasarlandığını” görmek, tatmak, yaşantısına ermek ise altbeynin(memeli ve sürüngen beyinlerin) bir getirisidir ve din denilen olgunun ta kendisidir.

kuran’ın ısrarla ve tekrar tekrar “salih amel” yani pozitif uygulamalardan bahsetmesinin sebebi işte budur. zira üstbeyin bilgisinin kendi başına hemen hemen bir değeri yoktur. eğer bilgi uygulamanın mukaddimesi ise işte o zaman değer kazanır. örnek: farz edelim ki, araba kullanmayı bilmiyoruz. iyi bilen bir arkadaşımız bize araba kullanmanın inceliklerini tane tane anlattı ve yeri geldikçe de anlatmaya devam ediyor. eğer direksiyon başına oturup tenha bir yerde çalışmaya başlarsak, edindiğimiz tüm o bilgiler yavaş yavaş korteksten omuriliğe yani altbeyne inecek ve otomatikleşecektir. ancak o zaman araba kullanmaya dair aldığımız bilgiler bir işe yaramış olacaktır. aksi takdirde kuru ve boş bilgiler olmaktan öteye gidemezler.

işte günümüz insanlarının bir türlü anlamadığı, anlamak da istemediği şey budur. dine dair aldığımız üstbeyin verileri dinin kendisi değildir. ancak bu katı gerçeklik devrimizde kimsenin işine gelmemektedir; çünkü insanların derdi tamamen başkadır…

gerçekte din büyük ölçüde altbeyin gelişimi ile ilgilidir. onun için de sessiz bir köşe yeterlidir. din onunla bununla tartışma yapmak, polemiğe girmek, birilerini inandırmaya çalışmak değildir.

peki bir kısım dindarlar(!) niçin o şekilde davranmaktadırlar?

1. bir memeli hayvan ancak sürüsü ile beraberken kendini güvende hisseder.

2. insanlar dahi değişik ayrımlar ortaya atarak kendi sürülerini(cemaat, grup, parti, dernek, topluluk vs.) oluşturmaktadırlar.

3. “biz ve onlar” duygusu olmadan sürü oluşturulamaz. bu noktada üstbeyin verileri ile üretilmiş ideolojiler çok işe yararlar. ideolojik gruplaşmalar ile kişi kendini yalnız hissetmekten kurtulur. aidiyet hissettiği grubu ile kimlik bulur. hatta geçimini sağlar; para, makam, mevki kazanır. artık gerisi çorap söküğü gibi gelir. kişi geri kalan ömründe egosunu iliştirdiği grubunu ölümüne savunur ve rakip gruplara savaş açar.

4. bu noktada hakikat ehlinin yani altbeynin yaşantısına ermiş kişilerin sözlerini derleyip ondan bir ideoloji türetmek ve çıkar arayışı içinde bir grub oluşturmak, oluşturanların zannının aksine, dini bir tavır değildir. zira din defaatle belirttiğimiz üzere bir yaşantıdır ve salih amel(pozitif uygulamalar) işidir. neticesi de güzel ahlaktır.

5. her ne kadar toplumsal gruplaşmalarda dini söylem kullanan tayfanın gerçekte dinin özü ile bir ilgisi bulunmasa da, hakikat ehli zaman zaman onlara kerhen de olsa destek vermiştir. bunun sebebi ehven-i şer prensibidir. ancak bu tercihin de sıkıntısı, dinin özüyle alakası olmadığı halde şeklen dini savunan gruba karşı zaman içinde tepkilerin birike birike çığ gibi büyümesi ve sonucunda da yıpranmadır.

sonuç: hakikat ehlinin sözlerinden derleme ideolojik söylemlere itibar edilmez. biz işin aslına yönelmekle mükellefiz.

isnetus 09.03.2024 11:51 ~ 12:17

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu