Kuran, Kainat ve İnsanSahabe-i Kiram - 4 Halife - Ehl-i BeytTasavvuf (Seyr-i Süluk)

Sahte Maneviyat

– İsnetus, peygamber efendimiz ve sahabesi tasavvuf ehli miydi?

+ hayır değildi. onların yolu çok başkadır.

– peygamber efendimiz ve sahabesi tasavvuf yolundan gitmedilerse, biz niye bu yoldan gitmeye çalışıyoruz? biz de sahabenin yolundan gitsek ya!

+ işte bütün mesele de o zaten. sahabenin yolundan gidebilseydik, başka yollara tenezzül etmezdik.

– sahabenin yolundan niçin gidemiyoruz isnetus? oysa kuran, hadis ve alimlerin değerlendirmeleri ortada. biz de onlara uyup sahabenin yolundan gitmeliyiz.

+ gidemiyoruz çünkü mesele sadece nakledilen ilimler değildir. peygamber efendimizden sahabesine yansıyan bir nur vardı ki, işte bütün farkı yaratan oydu. o nur sahabeden sonra tâbiînde(sahabeleri gören) görüldü, tebe-i tâbiînde(sahabeleri görenleri gören) iz bırakıp söndü. böylece nübüvvet güneşi batmış ve alem karanlığa gömülmüş oldu.

o nur sırra kadem basınca geriye sadece kabuk bilgisi bıraktı. kupkuru bir öğretiye ve ideolojiye indirgendi din. böyle devam etseydi islam’dan eser bile kalmazdı. ancak o noktada tasavvuf ehli zuhur etti ve imdada yetişti.

– tasavvuf yolunun farkı nedir?

+ tasavvuf yolu bildiğimiz spiritüalizmin abdest aldırılmış halidir. titreşim frekansını yükselterek altbeyni evrenle enerjetik olarak bütünleştirme yöntemidir. bizatihi kendisinin doğrudan dinle ilgisi yoktur. beşerdeki bir yetenektir sadece. zaten o yüzden dinli dinsiz herkes, şartlarına riayet etmek kaydıyla, kendini spiritüel olarak geliştirebilir.

işte biz de tam bu yüzden spiritüel yoldan gitmek zorunda kalıyoruz. nübüvvet nuru batmış ve karanlıklar alemi istila etmiş durumdadır. şeklen taklit haricinde anayol işlemez hale gelmiştir. hakiki manada islama uyma ve anayolda seyir imkanı kalmayınca, spiritüel yollar(tarikatlar) açılmış ve islama hizmetkar olması sağlanmıştır.

ancak şunu asla aklımızdan çıkarmayalım: spiritüel yöntem islama hizmet ettiği oranda değerlidir. aksi takdirde bilinci çok yükseltmesi itibariyle şeytanın daha üst rütbeli bendeleri olmaktan öte bir sonuç vermeyecektir.

spiritüel yolun olağanüstü hallerine, zevklerine, vecdlerine kapılıp islama tamamen veya kısmen ters düşen ve neticede hüsrana uğrayanlar çoktur. bilhassa spiritüel yolun sonunda hasıl olan vahdet-i vücud yaşantısı pek çok kimsenin ayaklarının kaymasına neden olmaktadır. alemi ve kendini hakkın aynı olarak görmek sapkınlıktır. eğer bunlar hallerine mağlup sarhoşlar hükmünde olmasalardı, bu iddiaları yüzünden ağır yaptırımlara ve cezalara maruz kalırlardı. sarhoşlukları onları kurtarmaktadır. aklı başında kimselerin ise bu türden iddialarda bulunması iman nurunu söndürür.

ne alem ne de insan hakkın aynı değildir. bilakis alemin de insanın da aslı ve hamuru yokluktur. hepsi yoktan var edilmişlerdir. yeni tabirle ifade edersek, alem bir simülasyondur. eğer bu simülasyon kaldırılsa idi, hariçte allah’ın vücudundan başkası kalmazdı.

– peki isnetus, tasavvuf ehli niçin o türden iddialarda bulunuyor?

+ çünkü müşahadeleri öyle. allah insanı kendi suretinde yaratmıştır. bu da alemi ve insanı kendi özelliklerini ortaya koyacak ve açığa çıkartacak şekilde simülasyon olarak yaratmıştır demek oluyor. simülasyondaki tüm özellikler asıllarına işaret ederler; yani allah’ın isim ve sıfatlarına…simülasyondaki özellikler veya isim ve sıfatlar, hatta insandaki zat tecellisi dahi aslın aynısı değildir. onun temsili halinde simülasyondaki karşılığıdır, muadilidir. asıl ile onun ayna görüntüsü gibi arada ayrılık ve fark vardır.

bu nedenle nasıl ki üstbeyin(rasyonel akıl) evreni inceledikçe allah’a karşı delil elde ediyor, aynı şekilde altbeyin dahi evrenle iç boyutlara ulaşıp bütünleşme yoluyla allah’a karşı hâlî, yaşantısal delil elde etmiş oluyor. yani hakka kavuştum derken aslında hakka karşı yaşantı neviinden bir delile kavuşmuş oluyor gerçekte. yoksa asla kavuşması falan söz konusu olmuyor. ancak o içinde bulunduğu sarhoşluk hali ile bunu tespit edemiyor.

peygamber efendimiz ve sahabesi ise bu gölge yoluna hiç uğramadan doğrudan “asla” doğru yol aldılar. asıl yolu sadedir. olağanüstü halleri, en son kısma ulaşabilen hariç, hemen hemen yoktur. bu yol saf hakikat, saf altın olduğu için ele geçen az bile olsa ganimettir. tasavvuf adı verilen gölge yolu ise surettir. sizi bin bir türlü hallerle ve vecdlerle oyalar. bir gram bal için bir kilo kabuk çiğnetir.

peygamber efendimize tâbî olmadan sırf spiritüel gelişim ise tamamen bâtıl ve şeytanidir. bunlar ne kadar olağanüstü haller yaşarsa yaşasın, şeytanın daha üst rütbeli hizmetkârları olmaktan, deccal olmaktan bir adım öteye gidemezler.

İsnet.us

Bir ekşi sözlük yazarı olan “isnetus”, ağırlıklı olarak tasavvuf, tarih, siyaset bilimi alanlarına ilgi duyar. Ekşi sözlük ve bu blog haricinde başka bir yerde yazmamaktadır; instagram, twitter ve facebook hesabı da yoktur. Ona, isnetus@yahoo.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bununla birlikte Ekşi'de paylaştığı bazı yazılarını https://isnetus.wordpress.com/ adlı sitesinde paylaşarak takipçilerinin yorum ve ilgili konu hakkındaki değerlendirmelerini paylaşabildiği ve farklı açılardaki tefekkürlerini sunup fikir alışverişinde bulunabildikleri bir blogu da mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu