Üzüm suyu oksijenli ortamda fermente olursa sirkeye, oksijensiz ortamda fermente olursa şaraba dönüşüyor.
üzüm suyundaki şeker, sirkede asetik asite dönüşürken; şarapta etil alkole dönüşmüş oluyor. fark bu kadar.
hani hep derler ya, günde bir kadeh şarap faydalıdır vs…işte biz o faydayı hatta fazlasını sirkeden almayı tercih edelim. ev yapımı, içi faydalı bakterilerle dolu olanından…
alkolün kapısını ise hiç açmayalım. zira o pandora’nın kutusunu açmak gibidir. o kapıyı bir kez açınca karşılaşacağımız canavarları hayal bile edemezsiniz. öylesine korkunçtur…
alkol blokajları kaldırır ve insanın bilinçaltını zahir planına çıkartır. insanların ezici çoğunluğunun bilinçaltı ise leşten de ötedir. cehennemi bir mekan ve korkunç bilinçaltı canavarlarının ikametgahıdır.
alkol almak, seddi zülkarneyni yıkıp yecüc mecüc canavarlarını serbest bırakmak gibidir. (tasavvufun temel konusu insanın bilinçaltının ıslah edilmesi cehennemin cennete dönüştürülmesidir)
ayrıca kimsenin “ben özgürüm, kimse karışamaz” deme lüksü de yoktur; çünkü insan sosyal bir varlıktır.
ne demek sosyal varlık?
yani insan, toplum denilen mekanizmada bir dişlidir. dişlideki bir bozukluk, tüm makineyi bozma ve çalışmasını aksatma potansiyelini taşır. (eşcinsellik de yine aynı nedenle kabul edilemez)
ayrıca işin bir de sağlık boyutu var. uzun süreli alkol kullananlar, ülkenin sosyal sigorta sistemine yük olurlar. halbuki kendi kötü tercihleri ile sağlıklarını bozup, sonra da maliyetini tüm toplumun üstüne yıkmaları kabul edilemez.
